21 Ekim 2010 Perşembe

'GERİYE KALAN'...


‘An gelir’ nasıl olsa ya hatırlanır ya da unutulur her şey. Belki de o anlar öyle bir iz bırakır ki arkasından, değişimin bayrağı gibi ortalarda dolaşır. Siz bile engel olamazsınız.
Zaten öldünüz. Nasıl olacaksınız ‘’Ağam’’?

Hakkında yüzlerce yazı, haber ve kitapları olan bir yaşanmışlığın hayatındayım. Öleli çok oldu. Ama onun doğrularına, yanlışlarına şahitlik eden, yollarına düşen öyle bir şeyi arkasından bıraktı ki… O hala hayatta.
Kanıt gibi, anıt gibi hala ayakta!
Üstelik ruhunu değiştirmeyi başaran da, değişimin simgesi de bir tek o olmuş.

Türkiye’nin dördüncü Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, nam-ı diğer ‘Ağa Cemal’ ve en son kendisinin kullandığı makam arabası, 1952 model Cadillac Fleetwood’dan bahsediyorum.
Araba aslında Adnan Menderes döneminde gelmiş Türkiye’ye. Dönemin makam arabası olarak Adnan Menderes’e ne kadar kısmet oldu binmek hiç bilinmiyor.
Tek bilinen, karanlık dönemin en yakın tanıklarından bu araba. Asılan, asan ellerin kapısına, camına dokunduğu koltuklarına oturduğu gerçeğin ta kendisi.

Tarihi Cadillac’ın şimdiki sahibi yakın bir tanıdığım. Kendisinin arabaya sahip olduğunu öğrenince hemen görmek istedim.
Türkiye’nin, Cumhuriyetinden darbelerine uzanan yolda lastik çevirmiş, içi dışı siyah karamsar makam arabası yerine karşıma bembeyaz bir Cadillac Fleetwood çıktı. Motoru yenilenmiş her tarafı orijinal parçalarla değiştirilmiş. Rengi beyaza boyanmış.
Darbelerden yorulmuş ama beyazlarını giymiş.
Arabayı önce 90’lı yılların başında maliye satışa çıkardığında Bostancı’nın arka taraflarındaki oto sanayide bir tamirci almış. Cadillac’ı toplayamayınca, arkadaşım hurda halinde yanında sandıklarıyla beraber tamirciden almış arabayı. Üstelik torpido gözünden ve arabanın içinden çıkan sürülerce fareyle birlikte.

Bebek’den Balıkçı Hasan’a kadar sahil şeridini bu arabayla gezdik.
Cadillac, bütün gözleri gülüşleri üzerine toplamayı başaran, üstündeki bütün ağırlıktan silkinmeyi başarmış hafif bir araba oluvermiş.
Bu günlerde en çok yabancı misafirlerini karşılıyor hava alanından. İçine binen yabancı misafirleri ise heyecanla ‘cumhurbaşkanı’nın arabasıyla geldik’ diye şaşırıyor.

52 model Cadillac bütün parçaları Amerika’dan gelerek baştan yaratıldı.
Ama onun hikayesi bununla bitmiyor.
Bir Adnan’dan başka bir Adnan’a değemeyen ‘teğeti’ onu bugünlere taşıyor. Menderes döneminde gelen Cadillac, siyasete tövbe edercesine başka bir Adnan’a teslim etmiyor kendini bu kez.
Şahibeli olduğu ifade edilen trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Adnan Kahveci, arkadaşımdan bir gün önce Bostancı’da görmüş Cadillac’ı meğer!
‘‘Çok acelem vardı, o gün gidemedim almaya, ertesi gün gittiğimde de satılmıştı kaçırdım’’ diyor. Arkadaşım arabayı kendisinin aldığını söyleyince Adnan Kahveci şaşırıyor. Bu diyalogdan kısa bir süre sonra ise Türkiye’nin en karanlık yıllarının başında gelen 1993 yılında hayatını kaybetti Kahveci.

***
Savaş meydanlarına sığamayan ve 1960 darbesiyle ülkenin başına gelen ‘Ağa Cemal’i görev bekler. Türkiye’nin dördüncü cumhurbaşkanı olur.
Yıkımın, darbenin ardına inşa edilir ne var ne yok.
Bu karanlıktan kendini kurtaranlar ise dönemin Sokak ‘Cadillac’ları olur.

2 yorum:

  1. bahar hanım yazılarınız çok güzel.sürekli takip ediyorum.ama artık lütfen değiştirin şu arka plan rengini.birşeyler öğrenmemizin bedeli gözlerimizi bozmak olmasın.ücretli değil ya bu,iki dakikanızı almaz...

    YanıtlaSil
  2. gerçekten çok teşekkürler değiştirdiğiniz için.çok sevindim.bu yorumu sadece görüp buraya eklemeseniz de olur :)

    YanıtlaSil