7 Haziran 2011 Salı

'EVVEL-LİK'...

Aklı evvel der ya eskiler; bu sefer ki öyle değil.. Bu kez aklı beyninden ziyade olanlar, ham ruhlar değil başka türlü ‘evvel’lerin hikayesi var.
Hani biri söz verir, öteki caydırır, diğeri de hiçbir şey olmamış gibi çıkar ya işin içinden! Bir türlü tamamlamaz hep lakırdıyla uğraşırlar.
Hiç bir şeyi halledememek, alaturka usullerle arkadan dolanmak, yüzüne başka söyleyip arkadan başka söylemek olur çoğuna evvellik.
Arka yolların yolcusu evveller, ana yollar kadar net olmazlar. Buldukları her boşluk onlara ‘işte şimdi geçirdik’ demek için fırsat olur.
**
Kendi senaryonuz içinde öylece bir yerlerde dolaşıverirken- bir anda rolüne hazırlanmadan- baş role terfi eden ‘evvel erkeklerin’ hikayesi bu…
Onların kadınları yok aslında. Onlar hayal kurdukları kadın için yanından geçen kadın duraklarına uğruyorlar…

Ya da bizim buna inanmamız daha kolay!.

Delikanlının İsmi Murat.. Kızın ismi de Merve…
Uzun yıllardır arkadaşlardı, aynı zamanda beraber ortak projelendirdikleri işlerde de bir araya geliyorlardı. İkisi de- uzun yıllardır hayatlarına girenler hakkında bilgi sahibiydi, hatta uzun uzun tartışırlardı. Kız; ‘sence neden böyle yaptı’ diye sorduğunda Murat akıllar verirdi.
Birbirini epeydir göremeyen arkadaşlar; iki yıl aranın ardından yeniden bir araya gelince Merve daha güzelleşmiş, Murat ise bakışlarını kızın üzerinden çekememişti.
Murat’ın 37’sine henüz bastığı ve ailesinin senelerdir ‘evlen sesleri’ beyninde Merve’yi görünce kısılmıştı, sanki.. Murat’ın bakışlarını fark eden Merve ise ‘neden olmasın’ dedi önce. Sonra kafasında nereye koyacağını bilemedi, bocaladı ama o sırada ilişkileri hızlı başladı.
Her gün beraber olup çiftlerin yapması gereken her şeyi yaptılar. Seksi bunun dışında tutmalarının nedeni ise Murat’ın; ‘ya yapamazsam kıza ayıp eder miyim’ düşüncesinden kaynaklanıyordu, atamıyordu beyninden.
Bir gün her şeyin çok fazla konuşulduğu bir gecede kendilerini ilişkiye bıraktılar. Oturmaya başlıyordu bir şeyler ama; aradan geçen haftalarda Merve bir şeylerin tamamlanmadığını anlatıyordu arkadaşlarına.
‘evet her şey çok iyi ama bir şey var tamam değil, tam değil işte’ cümlesiyle kendini ifade edemediği için de- açıklayamadıkları daha çok rahatsız ediyordu.
Bir süre sonra delikanlının tutarsız konuşmalarını fark etmeye başladı. Bazı gecelerde telefonlarını duymuyordu Murat, veya dediği saatten çok daha sonra ortaya çıkıyordu. ‘Biri olmalı’ diye düşündü Merve. Sonra sabırla sessiz kalmayı sürdürdü. İlişkinin başında böyle şeyler olabilirdi ve sabırla beklemek lazımdı. Hem arkadaşları da öyle dememiş miydi!
‘Sabretmek lazımdı’..
Sabırlı bekleyişler Merve’nin gülen yüzünü düşürmeye başladı. Konuyu Murat’a açtı. O da ortadan kaybolmaları için özür diledi.. Ama aynıları defalarca birbirine eklendi..
Merve çareyi ayrılmakta buldu ama keşfettiği başka bir gerçeği de kucağına alarak uzaklaştı. ‘Murat’ın psikiyatrik sorunları olduğunu öğrendi’.. Murat aslında ortadan kaybolmuyordu; Merve’nin varlığını unutabiliyordu. Bazen ilaçlarını almayı da unutursa, o zaman bir telefonu olduğunu bile hatırlamıyordu. Murat’ın yakın arkadaşını sıkıştırdığında aldığı cevap Merve’yi beklediğinden daha evvellikle yakaladı.
Evvel, ham ruh diye suçladığı adam hasta ama kendisi bunu neden daha evvel öğrenememişti..
Murat'ın hiçbir art niyeti yoktu. Yıllardır yanında olsa da ne evvel oldu onlar, ne de evvellik girdi aralarına. Evvelden bilinmeyen bir hastalık sadece..




Martının Günlüğü, BF

1 yorum:

  1. binlerce yaşanan fakat bir türlü açıklanamayan hastalıklar....aslında eskiyi bir düşünelim. eskiden annelerimiz, ninelerimiz menopoza yakalandıklarını dahi bilmezlerdi.ve o şekilde o durumlarını nasıl atlatırlarmış merak ederim. şimdi tıp, psikoloji, internet aklınıza ne gelirse. buna karşın en çağdaşım diye geçinen insanlarımız dahi bu tip sorunlarını açıklayamıyorlar. eşlerine, partnerlerine..elinize sağlık güzel bir yazı olmuş..devamını bekleriz. melih turan

    YanıtlaSil