23 Aralık 2011 Cuma

İKİNCİ ERDOĞAN DÖNEMİ

Bir erkeği hayata bağlayan sebepler arasına mutlaka bir kadın dokunur. İlla aşkı olmak zorunda değil. Annesi, kardeşi ya da belki de- hiç kan bağı olmadığı uzaktan uzağa gördüğü bir kadın.
Kimisi hayatı boyunca hiç konuşamamıştır ama çok sevmiştir. Başka bir şey vardır onda, diğerlerinde olmayan.
‘O kadın’ için yolunu değiştirir. Bütün yollar ‘o kadına’ çıkar gibi- gitse de yolda başka kapılar açılır. Ama sonunda ‘o kadın’ olacaktır. ‘Başka türlü çekilmez o kadar yol’ der.
Bir gün geriye dönüp aldığı mesafeye baktığında ise artık ‘o kadın’ olmaz.
Bir çok erkeğin gizli hikayesidir bu.
Bana Tayip Erdoğan’ı hatırlatıyor.
Annesini kaybettiği günden beri başbakandan çok öte kırılgan bir çocuk.. Bizim televizyonlarda gördüğümüz gözü yaşlı başbakandan çok daha fazla üzgün bir çocuğu var içinde, boynu bükük.
Annesiz kaldığını iliklerine kadar hissetmiş.
Ameliyata girmeden önce kararsız bir yüzü vardı Erdoğan’ın. Ameliyattan sonra ilk kez kameraların karşısına çıktığında annesinden ayrı düşmüş kalbi açık başka bir Erdoğan vardı televizyonda bu kez.
Tüm bunları bana yazdıran ise “Müslüman Toplumlarda Değişim ve Kadının Rolü Konferansı’nda yaptığı konuşma oldu.
Kalbindekileri ‘ayağının altını öpeceğim annemden mahrumum’ cümlesiyle içtenlikle anlattığı sözlerinde; kadınların medeniyetlerde değişimin kucaklanması için üstlendiği rolün büyüklüğüne vurgu yaptı. Fransa dahil bir çok meseleye değindi.
Diyebilirsiniz ki ne var bunda? Bunları daha önce de söylemişti!
Orada durun diyeceğim. Çünkü bunları daha önce evrensel normlar değerinde değil, basma kalıp haliyle söylemişti.
Bu kez annesiz kalan Erdoğan, kadının neleri dönüştürdüğünü bilen bir başbakan vardı.
Son konuşması ise enine boyuna ölçüp incelendiğinde her cümlesi, kodları evrensel mezuranın ölçüsüyle kesilip biçilmiş kadar özenliydi..
Futurist bakışıyla söyleyebilirim ki; Erdoğan, değişime damgasını vuracağı ikinci dönemine Aralık 2011 itibariyle girmiştir.
Muhalefetin henüz bu rüzgardan haberi yok. Aslında olması sürpriz olurdu.
Tarih Erdoğan’ı iki dönem olarak hatırlayacak. Annesinden önceki ve annesinden sonraki.


ANKARA HAVASI

Kesinlikle başka bir dokusu ya da moda olan tabiriyle aurası var, Ankara’nın. Başka türlü açıklamak mümkün değil. İstanbul’a geldiklerinde yerli yerinde konuşan siyasetçilere Ankara’ya gidince başka şeyler oluyor.
Özellikle CHP kanadında bu yönde çok fazla iz var.
CHP Ankara’da zor günler geçiriyor. Değişimi yakalamak bir yana gerilere düştüğü arka kapıları açmayı tercih ediyor.
Bir çok yabancı analistin dediği gibi; ‘Ankara havası kimilerine astım yapıyor’ olmalı.

7 yorum:

  1. Ne kadar ilginç bir yaklaşım. Daha doğrusu çok ince bir farkındalık. Hayran kaldım doğrusu...
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. allah üçüncüsünü göstermesin diyesim geldi ama güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Bir kadını hayata bağlayan sebepler arasına mutlaka bir erkek dokunur mu peki? Tabii ki hayır. Kadınlar, sadece kendilerine taparlar.

    YanıtlaSil
  4. erdoğan ve erdoğan gibiler yüzünden annesiz ve sevgilisiz ve eşsiz kalmış insanların vicdanı olmanızı da bekleiz bir ara..

    YanıtlaSil
  5. fazla abarmışsınız ama edebiyat açısından iyi yazı erdoğandan roman kahramnı yapmaya çalışıyorsanız doğru yoldasınız

    YanıtlaSil
  6. çok güzel bir yazı olmuş...tşkler...

    YanıtlaSil
  7. ....Bir ülkenin başbakanının vurgusunun gerçekliğini yakalamış bir yazının yazarına yansız/daş tahriklerine kulak asmadan bütün garabet dolu söylemleri yazının uslubundaki nezaketı koruyarak karşılayan tavrınız en az sayın Başbakan Tayyip Erdoğan kadar ...söyledikleri kadar takdir edilmelidir.Kendi inşa etmiş oldukları taştan kalelerde yaşamayı seçmiş olanların kalplerinin bu denli soğuması ancak ve ancak kendilerini hapsetmiş oldukları taştan duvarlara ayna kifayetince bakmalarıyla ifade edilebilir.

    YanıtlaSil