5 Aralık 2020 Cumartesi

BAHÇELİ MEDYANIN YENİ KAPTANI OLMAK İSTİYOR!

Fazla iddialı buldunuz başlığı biliyorum ama hiç değil. Anlatacağım. Habertürk’ün başına gelenleri çoğunuz biliyorsunuz. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir’in sözlerine sonradan özür dilemesine rağmen RTÜK, 5 kez program durdurma ve en üst sınırdan idari para cezası verdi. İlginç bir şekilde Habertürk’ün yanında olanlar kadar karşısında olanlar da var. Bir özrün geçmediği yerde ne geçerlidir? Bu zaten bambaşka bir tartışma konusu. Olayın elektriğini arttırarak her meseleyi tabulaştırmak ise tam da Devlet Bahçeli’nin tarzıydı. O da zaten sessiz kalmadı. Durumu öyle bir yere getirdi ki; olanı ihanet, kanalı ve sahibini ise işbirlikçi olmakla suçladı, Bahçeli. Sağ duyulu siyaset konusunda gönüllerimize ne kadar su serpti anlatamam! Okullarda ders niteliğinde okutulacak bir açıklama! Özellikle içinde geçen; “şarlatanlık, şerefsizlik, özgürlük cambazlığı, faşist dayatma, namert tertip, kan içici keneler” ifadeleriyle hassasiyetlere karşı uyaran birinin bu kadar hassas olması benim gözlerimi yaşarttı. Bir manada histen hisse evrildim. Aslında Bahçeli bu açıklamayı boşuna yapmadı. Fakat onun öncesinde başka bir konu var. Devlet Bahçeli aynı duyarlılığı başka bir meseleye yeterince gösterdi mi? Konu: Rasim Ozan Kütahyalı. Meselesi Yugoslav kardeşlerimize istinaden yayında kullandığı korkunç ifadeler. Özür diledi, bir süre ekranlara çıkamadı. Bu kısımda bir sorun yok. Fakat yeniden ekrana çıkmak için Devlet Bahçeli’den icazet alması ve onun “bir çık tepkilere bak” demesi üzerine ilk denemesinde tutturamayan Rasim Ozan Kütahyalı bir süre sonra ekranlara çakıldı. Bahçeli’nin bilgisi ve icazetiyle elbette. Bunun Habertürk ile ne alakası var diye sorabilirsiniz. Direk yok. Ama hassasiyetlerle çok ilgisi var. Ve Devlet Bahçeli bazen bazı konularda çok hassas. Bunu madde bir olarak yazın. Konu sadece burada kalmıyor. Madde iki bambaşka. Başlık burada devreye giriyor. Bakın burası çok önemli! Bahçeli yaptığı ağır açıklamanın satır aralarında duyanlara ve duymayanlara yeniyi ilan etmek istiyor. Yani tüm medyanın bundan sonra “diğer kimileri” gibi bizzat kendisinden icazet almasını istiyor. Aynı zamanda Habertürk değil AkParti’ye kocaman bir selam gönderiyor açıklamasıyla. Konu Habertürk gibi gözükse de Bahçeli’nin özellikle de Albayrak ve istifasında yaşanan krizin medyada aldığı boyutu görüp boşluktan faydalanma hatta orayı kaplama arzusudur. Kontrol etme isteğinin bu kadar hırslısı ve sahneye bu derece hızlı girişinin bir de Ankara’daki perde arkasını düşünün… Erdoğan’a kolay gelsin. Elinde nur topu gibi yeni bir sorun var. Kim bilir belki epeydir vardı, hatta Albayrak da dahildi. Şimdi Habertürk’ün suçu ne? Direk yok aslında fakat Habertürk’ün rahmetli Ufuk Güldemir ile beraber kuruluş amacında yani ruhunda var olayların bir şekilde başladığı yer olması. Öyle bir ruhla kuruldu. Dolayısıyla var olduğu sürece, mecazi anlamda söylemek gerekirse fitilin her zaman ateşlendiği yer olacak sahibi kim olursa olsun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder