4 Şubat 2011 Cuma

ÇIPLAK HİZMET!

Bir deterjan markası var.
Bingo! Bildiniz. Adı her neyse işte.
Sanırsınız devlet eliyle kilo kilo deterjan dağıtıyorlar.
Yeter ki adres verin! Veya çeşme başında buluşalım hep beraber.
Ne bileyim çamaşırlara da bir el atarlar belki!
Olmadı çamaşırları da bir nizama bağlarlar.

Konu bir reklam filmi.
Basit bir film olarak görmeyin. Bir şeyler anlatıyor.
‘Serbest piyasaya’ üniformalı reklam çeken reklamcıları var filmin!
Hikaye, Sinem Kobal’ın bir alış veriş merkezine girme çabasıyla başlıyor. Kobal, güvenlik kapısından geçmeye çalışıyor- kapı ötüyor. Güvenlik görevlisi geliyor yanına- elleriyle dokuna dokuna arıyor Sinem Kobal’ı.
Sonra da bir koku alıyor ‘aaa bu ne kokusu’ minvalinde devam ediyor reklam… Sonrasını tahmin edersiniz.
Haliyle merak ediyorum. Nasıl bir reklam kafası! Yoksa kafası mı iyi çekenlerin? Ki; kontrolle, aramayla, dokunmayla üstüne kuş da konduruluyor.
Benim de bir önerim var. Bence yetmez, polis zoruyla satılan deterjan reklam filmleri de çekin peşine!
Hatta biz bu senaryoda başka markayla yıkayalım çamaşırları.
Sonra polis gelsin, döve döve bize bu markayla yıkatsın çamaşırları! Hatta bu da yetmez- kendi çamaşırlarını da yıkatsınlar!
!!!
***
Altı üstü bir reklam amma abarttın daha neler! Diyen de vardır.
Ama hiç öyle değil. Ayrıca abartmaya ilk ben başlamadım.
Anlatayım niye?
Güvenlik kapısı ve arama meselesi özellikle alış veriş merkezlerinde oldum olası bana ‘güvensizlik’ mesajı verir. Hakaret gelir. Halkına güvenmeyen sistem resmi verir. Pek sevimli geçemiyorum.
Hele de ‘öttünüz aramamız gerekiyor’ dediler mi iyice deli oluyorum. Altı üstü bir markete ya da sinemaya gideceğiz diye evden çıkıp, aranmadık yerimiz kalmayarak dönüyoruz eve.
***
En büyük örnek Amerika’ya bakalım.
New York, 11 Eylül gibi ağır bir travma geçirdi. Hani güvenlik adına ne yapsa hak verecek durumdalar. Hala unutamadılar çünkü.
Hala ilk gün kadar ağlıyorlar kaybettiklerine. Ciğerleri yanıyor.
Sözde de değil. Her sene daha büyük bir kalabalık, yıkılan kulelerin oradaki törene katılıyor. Ölenlerin isimleri tek tek okunuyor. Televizyonlar saatlerce canlı yayın yapıyor. Acılarına sahip çıkıp, saygı duyuyorlar. Hala taze tutuyorlar.
Peki buna rağmen New York’da hangi alış veriş merkezinin girişinde güvenlik kapısı var?
Hiçbirinin!
Hangisi sizi dokuna dokuna arıyor?
Hiçbiri! Yok öyle bir şey.
Terörün gözüne sokulduğu bir yerdi üstelik burası!

Türkiye’ye ve reklama dönelim. Bence bu yetmez ne bileyim başka sistemler falan da getirin reklamlarda. Biz yurttaşlar hep beraber eşit yıkayalım. Nasıl olsa su da bedava o zaman!
***
Kurgusu, bilinç altı her gün değişim isteyip de kendini değiştirmeyenlerin zihinlerinden belli ki.
Basit bir sorum var.
Sözde ileri- alış veriş merkezinde aranan demokrasi, trafik mi çok sıkışık ki hayatımızın içine gelmez?
O gelmiyorsa zahmet olmasın biz gidelim!

9 yorum:

  1. Soru-1 Avm'lerde güvenlik aramasına alternatif olarak sunabileceğiniz önlemler nelerdir?

    Soru-2 Dört bir yanı düşmanlarla ve içinde yaşayan teröristlerle dolu bir ülkede avm'ye girerken 20sn sürecek bir güvenlik araması sizi neden bu kadar rahatsız etti?

    Soru-3 Reklam konusuna katılıyorum.Son derece zekadan yoksun bir reklam. Dolayısıyla sizin gibi zeki insanlar tarafından dile getirilip tekrar reklam edilmesi de beni ayrıca rahatsız etti.Sizi de etmezmiydi?

    YanıtlaSil
  2. reklamı izlemedim. ancak yapılan aramalar konusunda diyeceklerim var.
    siz sadece AVM girişlerinde yapılan aramalara maruz kalmışsınız demek ki..
    havaalanı kapısında bile aranıyoruz, güya çağdaş ve dek-mokratik bir ülkeyiz.. halbuki resmen 3. sınıf insan muamelesi gören bir toplumuz. bunlar tabi ki tamamen baskı yaratmakla ilgili uygulamalar.
    bunların haricinde insanın gücüne giden ayrı bir uygulama da GBT. Genel Bilgi Tarama adı altında sokak ortasında, gece-gündüz farketmeden aranıyorsunuz. sadece kimlik sormayla başlayan bu uygulama polis memurunun keyfiyetine kalarak üst aramasıyla devam edebiliyor. ve hatta cepleriniz boşaltılarak, ayakkabılarınız çıkartılarak sokak ortasında rezil ediliyorsunuz, hakarete uğruyorsunuz. tütün paketinizin içi açılıyor, koklanıyor, üstüne bir de yüzlerce kişinin orasını burasını ellemiş polis memuru tütünüzü elliyor. itiraz et, hakkını ara diyebilirsiniz.. itiraz ederseniz "karakolda arayalım istersen..?" cevabını alıyorsunuz.. e şimdi yok yere karakola mı gitmek yoksa orda "kıllık yapmayıp", aslında var olan hakkınızı istemeyip uygulamay boyun eğmek mi? tabi ki boyun eğmek. yoksa uğraş dur. götürürler karakola, bekletirler, aksine polise mukavemetten nezarathaneye atarlar, sonra ifade alırlar, detaylı üst araması ve savcılık belki.. neden peki? uluorta, sokakta, herkesin gözü önünde, güpegündüz, şüpheyle alakanız olmamasına rağmen, GBT uygulamasına yakalandığınız için.
    resmen faşizm! özel güvenlik görevlilerinin sayısı o kadar çok ki, ordu kurarsınız.. üstüne kolluk kuvvetlerini de ekle.. noldu? baskı, diktatörlük.. bunu istiyorlar çünkü. kimsenin özel hayatına karışmayan Başbakan'ı sokakta tanımayan polis arasın bakalım.. görelim hepberaber o Başbakanın halini.. "sen kimi aryıorsun böyle? hırsızmıyız?! terörist miyiz?!" diye çıkışıp, kafa atmazsa polise namerdim.
    bu durum, sokakta yaşanan ciddi rahatsız edici bir durumdur. 50dakika'nın 20 dakikasını ayırsanız da bu da gündeme gelebilse.. farkındalık yaratmak önemli.. eminim ki; çoğu yazar-çizer bilmiyordur bu uygulamalarda yaşananları..
    konuyu araştırmanızı umarım.
    saygılarımla,
    Özgün Fırtına.

    YanıtlaSil
  3. Bahar Feyzan ismini google'da arattıktan sonra kim olduğu hakkında kanaatim oluştu. Bahar Hanım, benim aklıma takılan husus, şu sayfanın solunda yer alan HAKKIMDA kısmını neden İngilizce yazma gereği duyduğunuz. Öyle ya, madem yazılarınızı Türkçe kaleme alıyorsunuz, para kazanmak için yaptığınız işin gereği Türkçe'yi hem de "etkili" kullanmak zorundasınız, neden insanlara kendinizi anlatırken, yabancı bir dille anlatma gereği duydunuz. "Beyaz Türk"lerin bünyesini kanser gibi saran "büyüklük" mikrobu size de mi sirayet etti yoksa?

    YanıtlaSil
  4. Kıldan tüğden nem kapan bir kar

    YanıtlaSil
  5. AVM deki güvenliklere bende karşıyım bunun bide şu tarafı var radyasyon radyasyon diye başımızın etini yiyorlar o zaman radyaston saçan o aletleri de kaldırsınlarda bir nebzede olsa kanseri azaltsak =)

    YanıtlaSil
  6. ben bu konuya şu açıdan bakıyorum.şimdi bir şekilde güvenlik sağlanmalı ama abartıya gidilmemeli .siz new york taki olayı örnek vermişsiniz.amerikanın güvenliği bu tür olaylara karşı gayet temkinli ,tedbirlidir.türkiye de temkinli fakat abartılı.ama bizimde bu şekilde sert yaklaşmamamız lazım.bir yerde bomba patlasa aman insanlarımız öldü ,pkk kalleştir vb.başlarız bağırmaya.bu güvenlik bir şekilde sağlanmalı.tabi bunu aşırıya kaçırmamak kimin görevi orası bilinmez...

    YanıtlaSil
  7. bahar hanım büyük hayranınızım sizi çok seviyorum adeta tanrıçam gibisiniz.

    YanıtlaSil
  8. sizin için dünyayı yakarım.heyyt.sizin köpeğiniz olurum.

    YanıtlaSil
  9. pekı ınsanların Avm lere kötü alet veya silah gıbı eşyalar sokmasını nasıl önlemeyı düşünüosunuz peki.bir çözüm fikriniz var mı?

    YanıtlaSil