8 Mart 2011 Salı

‘Dünya Ölü Kadınlar Günü’…

Aykırı durmakla- paket program günlere katılmak arasında çok ince çizgi olduğunu düşünürüm. Ya koşa koşa o güne hizmet edersiniz ya da oturur kendi gününüzü kendiniz bulursunuz. Tıpkı benim açmazım olan ‘dünya kadınlar günü’ kutlaması! gibi…
***
1857’de dokuma fabrikasında çalışan işçiler daha iyi şartlarda çalışabilmek adına greve gittiler.
Fakat beklenmeyen! gelişmeler oldu. Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi öldü.
Bunun üzerine 1910 yılında bir konferansta sosyalist kadınlar, bu günü hatırlatarak; tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına, önce dünya emekçi kadınlar günü ilan ettiler. Sonra da bazı değişikliklerle dünya kadınlar günü oldu 8 Mart.
***
Yıllar sonra merak ettim üniversiteye giderken sordum. Hayatımızda bir şeyi değiştirmeyen bu kutlamalar niye? dedim.
Yani kutluyoruz da neyi?
Altından çıkan hikayeye bakınca iki ihtimal olabileceğini hissettim.
Ya kalan sağlar bizim diyoruz. Yani ayakta kalanlar bizdendir edebiyatı!
Ya da öldünüz ama unutmadık demek istiyoruz. Ki o da bizi yine ölü seven yere koyuyor. Orası belli değil.
Peki edinilmiş bir hak ya da en azından başka şeyler eklenmiş mi bunca yıla ve bu süreye?
Hayır.
Kutlamaya değer bir hadise doğmuş mu peşine?
Doğsa bile o güne denk gelmemiş.
En azından mağazalar 8 Mart’da indirimde mi hiç değilse?
Hayır. O bile yok.
!!!
Birileri ‘biz orada ölen kadınları hayat boyu anmak istiyoruz’ diyecekse- ona sözüm yok. O tamamen ayrı bir konu.
Ama gördüğüm kadarıyla hikayeyi tam olarak hatırlayan da fazla değil.
Bunları düşünürken Ahmet Şık’ın annesinin görüntüleri geçti önümden; ’’Ahmet’i size vermem yakarım kendimi’’ diyerek ağlıyordu.
Kadın böyle bir şey işte diye vicdanım ses verdi. Ne yasa dinler, ne de erkeklerin koyduğu kurallara riayet eder kadın.
Canı yandıysa- ortada canı kaldıysa ilk kadın atlar. Korkmadan ateşe atar kendini kadın.
***
Vicdanlara yara olan- öldürülen kadınları, yerlerde olan kadın haklarının konuşulduğu bu gün benim açımdan kutlanacak değer bulmuyor.
Benim gözümden 8 Mart, ‘dünya ölü kadınlar’ günü. İsteyen istediği kadar kutlasın. Ben kendime daha anlamlı başka bir tane bakacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder