9 Aralık 2010 Perşembe

ÇIPLAK AYAKLAR

Sakin olur. İncitmeden basar yere. Sıkan derileri olmaz etrafında. Kendiyle dokunur gezdiği yerlere.
***
Topuklu bir ayakkabının, çizmenin en önemlisi de bir postalın hiçbir zaman sadece ‘kundura’ olmadığını biliyorum. Giydiğim ayakkabıyla topuklarımı vura vura bastığım yollarda anlattıklarımı, çizmelerimle ele geçirdiğim anları hatırlıyorum.
Sırf ben değilim ki..
Kadın ayağı yere basan, topuğunu yeri geldiğinde yere vuran olur.

Buraların efendisi kadının topuklarıdır. Kimse bilmez, kabul etmez. Etmesin. Dünya bu topukların etrafında dönüyor.

Topuklarını yere sesli sesli vurmaya görsün kadın; topuklarını aşındıranlara bakın, bir de o topukların dokunamadıklarını görün.

Ayakkabılar yaşanmışlığı anlatır. Ayakkabılar insanların hayattaki duruşları olur. Dikkat etmeyiz ama hayata ayakkabılardan bakarız. Ayakkabı markaları buna anlam bile yükledi. ‘Bu ayakkabıları giyen hangi kadın olursa olsun, kendini dünyanın en seksi kadınlardan görecek’ iddiasını koyan Christian Louboutin’ler var hayatımızda altı kırmızı ama can yakmıyor.
Keşke bu çizmeler/postallar da başka bir yerden hükmetse hepimize.. Kıpır kıpır olsa hep içimiz. Hani savaştırmasa da hep seviştirse keşke.

Yer : Beşiktaş, Dolmabahçe, Kabataş.
Tarih: 4 Aralık Cumartesi.
Konu: Protesto Girişimi
Yer : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Tarih : 8 Aralık Çarşamba
Konu: Aslında Anayasa konulu bir konferanstı ama ‘kolektif yumurta şenliği’ne dönüştü.
Önce CHP Genel sekreteri Süheyl Batum protesto edildi. Ama en azından konuşabildi. Öğleden sonra gelen Ak Partili Burhan Kuzu ağzını bile açamadı. Bir ara korumaların kendisine tuttuğu şemsiyenin altından konuşur gibi oldu.
Şemsiyelerin altından hem dekanı istifaya çağırdı hem de öğrencilere ‘o yumurtaları yemediğiniz için böylesiniz’ diyebildi.
Ayakkabılar yumurta oldu. Sonra postallar içeriye girdi, koşa koşa. Hemen gazı bastılar salona. Polis üniversiteyi gazladıktan sonra ayrıldı.
Görüntüleri inceliyorum. Postallar ilaç, yumurta Allah ne verdiyse mahvolmuş. Haliyle her yerde resimleri var.

Meğer ne çok postal var aramızda!

Hepsi de ayağını vura vura yürüyenlerden. Ne bükülüyor ne eğiliyorlar. Nasıl ellerden çıkmışlarsa o postallar/çizmeler çok acıtıyorlar. Vurduğu yerde gül bitmiyor.

Sonra yere sert basıyoruz biz. Rap rap sesler çıkıyor içimizden.
Sert sözler döküyoruz arkasına ağzımızdan çıkıveriyor. Postallar dilimize takılıyor bu kez, söylediklerimiz acıtıyor.
Kadın topukları postallarla kırıldı. İçinde bir bebekle dikiliyordu o topuklar ayakta ama olmadı. Önce topuklar kırıldı sonra da bebek gitti.
Merak ediyorum.
Bu ‘rap raplar’ yerine kadın topukları çıkıp ayağını yere vura vura bir şeyler anlatabilir mi?
Ya da ‘Konuşan Türkiye’ şemsiye altından mı bildirmeye devam edecek?
Ortamız yok ki.
Yere usulca basan ayaklarımız yok bizim. Bastı mı acıtıyoruz. Ayakkabılarımız sert bizim ayaklarımızı acıtıyor.
Sonra postallarımız hiç eksik olmadı bizim.
’’bir çift postal’’.. Sadece postal olabildi mi hiç? Ya da içinden çıkanlar sadece çıplak ayaklar mı?
Postallar ayaklarımızı sıkmış belli ki çok terletiyor, acıtıyor artık.

6 yorum:

  1. Çok beğendim....:)

    YanıtlaSil
  2. bie siyasetçi olarak Mülkiye'de elini kolunu sallayarak gezmek, daha da ötesi konuşmacı olmak kolay iş değildir. yakın zamanda yine mülkiye'de aynı tepki Baykal'a,C.Çiçek'e de oldu. Gösterilen tepkiler asla anlık olaylar değillerdir. çoğunda geçmişte yaptıklarının faturaları vardır.Melih Gökçek de bir siyasal mezunudur.(mülkiyelidir demek ağrıma gider) ama o da asla ve asla mülkiye'nin kapısından içeri giremez.neden? çünkü yaptıkları, yapabilecekleri ortada olan bir insan.yani giydiği ayakkabılar ortada. oradaki insaların fikirlerini açıklama özgürlükerinin kullandırılmadığı söyleniyor. allahaşkına bu ülkede B.KUZU,S.BATUM gibi isimlerden daha çok fikir açıklayabilenler var mı? dün de fikir açıklama sırası oradaki öğrencilerdeydi. yazın uygun bir şekilde son vereceğim:
    acaba dün veya Dolmabahçe'de yer alan öğrencilerin mi, yoksa Kuzu gibilerin mi ayakkabıları daha temiz?

    YanıtlaSil
  3. sisde postal giyin.memnun kalacaksınız.

    YanıtlaSil
  4. İçimden kadın ayakkabılarının resimlerini yapmak geldi. Yüksek topuklu olanlardan, içinde kırmızı ya da pembe, seksi ya da masum o ayakların protest resimlerini. Ya da ayakları kıran postalların üstündeki yumurtaların resimlerini yapmak istiyorum. Sevgiler:))

    YanıtlaSil
  5. böyle durumlar dünyanın her yerinde olabiliyor..olayın sosyal yada felsefi açıdan bir değeri yok. tamamen örgütlü ya da örgütsüz insanların o an spontane gelişen çarşı herşeye karşı psikolojisi..fazla büyütmemek lazım..
    bu cümleleri kurduğuma da inanamıyorum ayrıca...

    YanıtlaSil
  6. bu kadar da hafife almak doğru mudur?

    YanıtlaSil