21 Nisan 2011 Perşembe

Sagir Pasa ve Hemingway

 ’’Daha birkaç ay öncesine kadar İslam dünyasında Mustafa Kemal’e yeni bir Selahattin Eyyubi gözüyle bakılıyordu. İslamiyeti, Hristiyanlığa karşı savaşa yöneltecek, bütün Doğu ülkelerinde bir kutsal savaşın öncülüğünü yapacaktı. Ama şimdi Doğu dünyası ona karşı güvenini gitgide yitirmeye başladı. Konuştuğum Müslümanlar bana; ‘Mustafa Kemal bize ihanet etti’ dediler.’’
 
Satırların sahibi; Ernest Hemingway. 24 Ekim 1922 tarihli ‘The Toronto Daily Star’a yazdığı köşeden aktarıyor. Bilgileri toplayan kitabı ise ‘İşgal İstanbul’u ve İki Dünya Savaşından Mektuplar’…
 
O dönem Atatürk’ün güçlükle kurmaya çalıştığı, Cumhuriyet öncesi eleştirilerini aktarmış.
Lozan Barış Antlaşması henüz imzalanmamış bile…
Her yer savaş meydanı gibi. Hani eskiler dermiş ya; ‘memleket elden gidiyordu. Kadın- yaşlı demeden, köylü- kentli demeden savaşa koşulan günlerdi.’diye aynen tam o günler; köylülerin dayanan-direnen gücü sayesinde kazanılan zaferleri getirdi. Hemingway de benzer satırlara yer veriyor.
Katliamlar tek taraflı değil. Sanki bir sizden- bir bizden hoyratlığında tüm dünyada yürüyor. Trakya’da katledilen Müslümanlar ve savaşta katledilen Hristiyanların canından bildiriyor Hemingway.
 
Daha o yıllarda açıkça dile getirilmese de keskin kalemiyle herkesin gözünün petrollerde olduğuna dikkat çekiyor. Batının ve Amerika’nın doğudaki varlığına önem veriyor Hemingway.
 
Boğazlara İngiliz hakimiyetini akılcı kılan Hemingway’in Atatürk’le ilgili kafası karışık. Türkiye’nin doğudan vazgeçmeyeceğini söylerken doğuda bir hayal kırıklığı oluştuğundan bahsediyor.
’’Mustafa Kemal, Arap yarımadasına petrol yüzünden sahip olmak istemektedir. İngiltere de, petrol uğruna Arap yarımadasını elden çıkarmaya karşıdır. Bekledikleri Selahattin Eyyubi kişiliğini Mustafa Kemal’de bulamamaktan düş kırıklığına uğrayan ve onun körü körüne bir savaşa girmeyeceğini kestiren Doğu dünyası, yine de Mustafa Kemal’e savaşlarını yaptırtabilirler.’’
Yorumuyla doğunun pragmatik yaklaşacağından bahsediyor ama bu dakikalarda gazetesine gelen bir telgrafta; ‘Türklerin Arap yarımadasıyla ilgili isteklerini Lozan Barış Konferansına bıraktıklarını bildirdiklerini açıklıyor’.
Hemingway tarafını açıkça belli eden sivri bir kalem. Bunu da korkusuzca yapıyor.
Gazeteye geçtiği 27 Ocak 1923 tarihli yazısının büyük bir bölümü ise İsmet İnönü’ye ayrılmış. İnönü’yü hem Atatürk’le kıyaslıyor hem de yerden yere vuruyor. Alaycı bir üslupla daha çıplak bir İnönü’den bahsediyor.
’’Herkes asıl İsmet Paşa’yı görmek istiyor, fakat bir gören, bir daha görmek istemiyor. İsmet Paşa kısa boylu, kara kuru bir adam. Hiçbir çekiciliği yok. Bir insan ne kadar ufak tefek ve silik olabilirse, o da öyle. Sanki dikkati çekmemek için özel bir deha sahibi. Mustafa Kemal’in kimselerin unutamayacağı, İsmet Paşa’nın da, kimselerin hatırlayamayacağı bir yüzü var.’’
İnönü’yü dışarından aynen bu ifadelerle tarif ediyor. Kalemine böyle uygun görmüş.
 
Çocuktum anneannem seslendiğinde duymazsam ‘İnönü’ der gülerdi arkamdan. Çocukluğumun efsanevi diğer İnönü anısı ise; ‘aslında Atatürk, İnönü’ye sınırı daha ilerden çiz demiş ama sağır Paşa duymamış yanlış anlamış dolayısıyla da yanlış yerden çizmiş’ diye anlatılırmış. Anneannem de bize anlatırdı, gülerdik öyle şey mi olur diye.
Hemingway’in yazdıkları elbet bunu doğrulamıyor ama ‘sağırlık’ sebeplerini çözdüğü anlaşılıyor.
 
’’O kadar sıkıcı bir sokuluşu vardı ki, diğer gazeteciler onu tanımıyordu bile. Asansörün kapısı önünde birkaç gazeteci onu kalabalıkta itip kakalayınca; ‘ne komik bir durum, değil mi ekselans?’ dedim. Okullu kızlar gibi gülümsedi, omuzlarını silkti ve alaycı bir davranışla ellerini kaldırıp yüzünü örttü. Güldüm. O da kıkırdadı. ‘Randevu alıp benimle görüşmeye gelin’ dedi. El sıkıştık. Asansöre girdikten sonra yüzüme bakıp güldü. Görüşme sona ermişti.
Kendisiyle yaptığım mülakatta çok iyi anlaştık. Çünkü ikimiz de gayet kötü Fransızca konuşuyorduk. Türkiye’de kültürlü bir Türk için büyük eksiklik sayılan kötü Fransızcasını, İsmet Paşa da sağır taklidi yaparak örtmeye çalışıyordu.’’
 
 
 
 
 
 
Ernest Hemingway, İşgal İstanbul’u, 1970 Milliyet Yayınları.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder