25 Eylül 2010 Cumartesi

‘‘PATİNAJDAN TEKAMÜLE’’

Son konuşan biraz ağır konuştu. Hem dikkatleri başka yöne çekti, hem de herkese bir nevi ayar verdi.
Başbakan Erdoğan’dan bahsediyorum. Dikkatle izliyorum canlı yayını. Tepkisini sakin, inişli çıkışlı bir üslupla dile getiriyor. Bağırmıyor ve böyle bir ton kullandığı için de her geçen dakika biraz daha içine giriyorum sözlerinin.
Seçtiği kelimeler, vücut dili, bakışları herşeyi göz hapsimde.
Kimin ne yapması gerektiği algısını resim gibi net masanın üstüne koyan bir başbakan. Önce bunu görüyorum. Sonra içeriğe daha çok odaklanıyorum.
Tophane olayı için gereğinin yapıldığını söylüyor ama bunu yapanlara da direkt açık bir mesaj özellikle yollamıyor.
Trabzon ve Van’daki ayinlerde yöre halkının gösterdiği anlayışa teşekkür ediyor. Yani Tophane’ye de diyor ki ‘efendi olun!’. Üstelik bunu mesajı alan tarafın anlayacağı dilden yapıyor.

***

Çok sevdiğim bir tanıdığımın ofisindeyiz. Bazı yabancı misafirleri de var. Atmosfer biraz kokteyl havasında, haliyle her şeyden konuşuyoruz.
Söz yine dönüp dolaşıp bu aralar kaçamadığım referandum tartışmalarına ve Türkiye’ye gelince, arkadaşım ‘sana bir e-mail göndereceğim bunu görmen lazım’ dedi.
E-maile bakıyorum. Le Monde Türkiye Muhabiri tarafından yazıldığı belirtilen bir analiz. İçeriğinde;
‘’Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.
Bu ülke korkulduğu gibi, ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı.
Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeye gidiyor.
Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme".
‘Bu artık iyice kesinleşti’ diyerek de daha ilk paragrafta altını çiziyor aslında anlatmak istediklerinin.
Analize devam ettikçe ‘peki darbe olursa ne olur?’ sorusundan sonra okumayı bırakıyorum. Hatta ciddiye de almıyorum. Çünkü hayatımda bu yıl duyduğum kadar çok darbe kelimesini ve senaryolarını daha önce duymadım. Bilinçaltıma daha fazla işlemesinden korkuyorum. Benden sonraki nesillerin, çocuklarımın da bu kelimeyle barışık olamayacağını sanıyorum.

Sonra dikkatim tekrar canlı yayında konuşan başbakana kayıyor.
Erdoğan bir anda herkesi 1994 yılına götürüyor. ‘Belediye başkan adayı olduğumdan beri yaşam tarzlarına müdahale edecekmişim şeklindeki yalan haberlerden artık bıktım. Çok bayatladı’ diyor. Tophane olayının medyada büyütülmesine kızarken 8 senedir AKP’nin iktidarda olduğunu hatırlatıp ‘Türkiye’de mahalle baskısı yoktur’ diye konuşmasına damgasını vururcasına ses rengini değiştiriyor.

Basının yaptığı haberleri eleştirirken de lafı öğle bir yere getiriyor ki!
Hani ‘amiyane’ bir söz vardır. Çok ağır lafların yutulamadığı, hazmedilemediği hatta ne yapılacağı bilinemediği anlarda ‘Al bir kaya nereye dayarsan daya’ diye çıkıverir ağızdan. Böyle soğuk duş etkisi yapabilecek bir kavram kullanıyor.
Başbakan tarihi sözleri bırakıyor o an dilinin ucundan. Artık geriye dönüşün olmadığının da farkında.

‘Tekamül etmiyorlar, patinaj yapıyorlar’ diyor basına.

Basının Menderes dönemine ait zihniyetle iş yaptığının altını çizerek; ‘Menderes’e atılan başlıklar aynı, zihniyet aynı, değişen bir şey yok. Çıkarıp arşivlerden aynı şeyleri yazıyorlar’. sitemini ekledikten sonra peşine bağlıyor bu sözleri.

Şimdi bu cümleyi kimin söylediğini ve nasıl söylediğini bir uzaklaştırın kendinizden. Tamamen anlamına odaklanın.
‘‘Tekamül etmiyorlar, patinaj yapıyorlar!’’…
Başbakan doğru söylüyor. Günlerdir süren referandum tartışmalarından ne anladınız?
Hala darbe tartışılıyor. Hala İslam tartışmaları var. ‘Evet diyenler şöyle ama hayır diyenler de böyle’ şeklinde yapılan etiketlemeler var. Herkes yine taraf ve birbirini suçluyor. Bazı yazarlar artık eksen tanımıyorlar, her anlamda dümdüz gidiyor. Bazıları da eline bayrağı almış alenen koşuyor gittiği yere kadar.

Türkiye’nin ‘kültürel bölünme’ yaşayacağı varsayımında olanları ve darbe paranoyaları taşıyanları bir kenara bırakıp, başka bir bakış açısı koyabilsek!
Patinaj yapıldığı zaten ortada. Ama bununla yüzleşebilecek yürekler ya da kalemler çıkabilecek mi tekamül için? Yani başbakan 'yüzde 42 için çalışma yapıyoruz niye hayır dediler merak ediyoruz' derken basın da kalan milyonların traji için araştırma yapıyor mu niye bu kadar az okunuyoruz diye?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder