10 Ocak 2011 Pazartesi

Gel Pisi Pisi...

‘‘Kedi canını senin’’..
Klasiklere kendi içinde tur attıran başka bir şey var. Aşkı meşki çok uzaklara iten bir yer bazılarına burası.
Nasıl bir ifadeyse?
‘Kedi canını senin’ bir Adnan Oktar ‘vecizesi’ bütün internette dolaşıyor!!
Devam ediyor;
’’Sen aşırı derecede sevimli bir şeysin. Öyle tarif edilecek gibi bir şey değil’’ diye yayında- yanındaki kadına duygularını ifade ediyor.
Bir nevi o kadından ‘razı olma’ hali içinde.
Nasıl bir hal ise bu!
‘Kedi canım’ bir tuhaf oluyor.
Tırmalamak istiyorum!.
Hadi be adam!
Bu nasıl bir şeydir?
Demek istiyorum ama karşısında oturan kadınlar pek memnun hallerinden. Hatta gözleri yarı baygın, hayran hayran bakıyorlar adama doğru.
Bana ne demek düşer ki!

***

Netteyim seninleyim hadi gel ‘aşkım’ el ele verelim!
Ya da !
Ararım... Ararım... Ararım seni her yerde.. Sorarım.. Issız gecelerde sevdiğim nerde?...
Şarkıyı bilmeyen yoktur. En azından bir kuşak- her haliyle iyi bilir- çok seslendirmişliği vardır. Kadehlerin birbirine değdiği yerlerde daha efkarlı çıkar sözler gırtlaktan, kulakla yetinmez kalbe de dokunuverir ucundan.
Ben en çok 'açıldı bahtımın gonca gülleri' ve 'muhabbet doyulmaz bir pınar imiş' kısmına bayılırım.
Olsa da olmasa da bir sevgili- açar açar, dinlerim.

Bana bunları yazdıran 3 tatlı kadın '50 dakika' da konuklarımdı. Sloganımız ‘fikrin serbest piyasası’ olunca- haliyle bir uçtan diğer uca gitmek aynı program içinde ‘normal’ artık bize.
3 kadının yazdığı "Sahici İlişkiler" isimli kitap bizi buluşturdu yayında.
Haliyle ya aşk- ya da erkekler bir ucundan tutulur oldu programda.
Bu tatlı ve başarılı kadınlar internetten aşkı doğru tekniklerle yakalama rehberi yazmışlar.

Aşkı internetten mi bulmak! Neden? diyerek başlıyoruz.
Konuklarım cevaplıyor. 100 binlerle ifade ediliyormuş aşkı internetten bulanların sayısı.
Ama yok benim işim acil internete bir bakıp çıkacağım diyeni çok olur derseniz. O zaman evlilik programlarına! Ya da yaşasın ‘kedi canlarımız’!

Bu kez- aranan aşk internetten bulunuyor. Siz özelliklerinizi yazıyorsunuz sonra başlasın flört!
Google gibi…
Ben kendi özelliklerimi yazıyorum, profil oluşturuyorum sonra karşı tarafın özelliklerini giriyorum ve..
"Çin Çin"!!..
Aranan adam karşımda!..
Bir dakika! resim koymamış!. O zaman geçiniz.
Diğerinde tam aradıklarım var gibi ama bir tuhaf mı bakıyor ne?
Yok yok bu da değil!.
Onuncusuna geldim ama bu da- ne acayip giyinmiş canım olur mu hiç!
Yok yok bu hiç değil!. Derken 20! aaaa profiller bitti!
Burayı da kuruttum!.
Soruyorum.
Peki şansı yaver gitmeyenler aşkı nerede bulur?
Bu duruma göre ‘erkek aslanın midesinde’ ise eğer!!
‘Kedi canlar’ o adama nasıl ulaşabilir?
Ya da kör topal demeden, treni kaçırmadan
hadi hayırlısı diye diye kıyalım mı ‘kedi canlarımıza’!.

Görmeden aşık olmaktan bahsediliyor! Aşkı daha birbirleriyle buluşmadan. Birbirlerine dokunmadan yaşadıklarını söyleyenler var.
Sanki hayallerinin sevgilisiyle yazışıyor kimi. Zifiri karanlıkta el yordamıyla sevda büyütmeye çalışmak gibi.. Ama ışıklar yandığında karşılaşılacak manzara belirsiz.
Profil oluşturma ve kendini anlatma kısmı ise ayrı bir facia!
Sütlacı severim ya siz? Ya da muhallebi severim siz? tadında ‘tatlı’ bir sohbet dönüyor. Eeee diyorsunuz haliyle!
Bundan daha dramatiği profil hazırlarken, kendimizi nasıl gördüğümüz meselesi. Olduğumuzla-gördüğümüz arasındaki mesafenin epey açık olduğu görülüyor bazı profillerden. Hatta ben diyeyim Ankara- siz sanın kapkara..
Oraya kadar gidiyor. Karanlık kör bir yer çoğu kim olmak istiyorsa onu oluyor.

Asosyal miyiz yoksa deniz mi bitti? Bunu soruyorum. Acaba önyargılı mıyım?
Yani; potansiyel olmayınca, etrafında arkadaşın arkadaşı da tükenince internete mi sarılıyoruz?
80’lerin 90’ların gazetelerin arka sayfalarındaki gönül sayfalarını hatırlatıyorlar. Okuma yazmayla ilişkimin henüz başladığı bir dönemdi. İlgimi çekerdi oraya mektup yazanların kendilerini nasıl ifade ettiğini merak ederdim. Nasıl bir ilişki istediklerini okurdum.
İnternetle, gönül köşeleri gazete ve dergilerden birer birer gittiler. Kendilerin en fazla 100 kelimeyle ifade edip yalnızlıklarına son vermek isteyenler internette sınırsız kelimelerle sayfalar dolusu anlatıyorlar şimdi kendilerini.


‘Kedi canım’ 140 karakterli twitter’a miyavlıyor 2011'de!
Gel Pisi pisi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder