11 Eylül 2011 Pazar

BİZİM GÖLGE 11

11... Tasavvufta birin bire yansıması... Kalbin mukabiliyle buluşması, ayna olması.. Hangi anlamı yüklerseniz yükleyin iki birin, tek bir olduğu rakam onbir..
**
11 Eylül!!
Birin biri parçaladığı gün.. Birin artık eskisi gibi olmadığı gün..
Dünyada herşeyin değiştiğini tarihlerle, rakamlarla bize mesajlarıyla anlatan gün..
New York'un on yıl sonra da acısını sıcak tuttuğu gün. Amerika'nın en karma, Birleşmiş Milletler gibi yaşayan kentinin kalbinin söküldüğü gün..
Binalardan sonra insanların da içinde birler- bire yansımıyor artık, arada boşluk var. Tıpkı binaların kendi yeri gibi bomboş.
Bizim meşhur lafımız vardır ya; her büyük olay için 'bin yıl sürecek' vesselam deriz! Kendimizi abartırız. Ama asıl bin yıl sürecek olan kırılma 11 Eylül'dür.
Peki biz ne diyoruz? Yani hükümet olarak da, kimi aklı selim diye bildiğimiz açıklamalar da 'efendim bu terör belasını biz senelerdir çekiyoruz, Amerika'yı en iyi anlayan ülkelerdeniz vs' gibi samimi olmayan açıklamalarımız var.
Evet biz terör konusunda çok acı çeken bir ülkeyiz ama aynı zamanda problemi de çözmeyen, aynı ülkeyiz. Doğunun erteleyen alışkanlıklarını bırakamayan, batılı gibi düşündüğünü sanıp doğulu gibi davranan bir yeriz. Sentez fakiriyiz!
Bana sorarsanız burada birin, bire hiç ulaşamadığı gölgeler gibiyiz.
***

RENKLİ TV!
Hatırlar mısınız? 90'lı yıllarda hayatımıza şarkıcı, oyuncu, manken kontenjanından bir çok isim girmişti. Gazete, televizyon nereyi açsak onlar vardı karşımızda! Sonra arkasından başkaları da türedi. Madem bu kadar kolaydı, 'ben de yapabilirim' diyenler vardı. Bir açılıp, pir açılıp yakalanmalar mı istersiniz, defilede 'kazaran' memesi açılanları mı? Skandallardan- skandal beğen dönemiydi.
Aradan beş-altı yıl geçti. Bu isimlerin yerinde yeller esmeye başladı. Öyle bir dönem geldi ki; yolda görsek hatırlayamaz olduk. Kalıcı olanları ise bir elin parmaklarını geçemedi. Çoğu rüzgar gibi gelip-geçtiler.
Niye mi söylüyorum?
Acun'un yarışmalarına baktıkça aynı filmi görüyorum da ondan.
Sadece Acun'un yarışmaları mı?
Haksızlık olur.
Ama 90'lardan farklı bir dönem olmadığını biraz dikkatli baktığınızda siz de göreceksiniz.
Bugünün isimlerini not edin. Yanlarına isterseniz yorumlarınızı da katın. Çok değil, beş yıl sonra yüzde 90'nın olmayacağını şimdiden garanti ederim.

***

Ehliyet, ruhsat!

Bizim bazı köşe yazarlarını 10 dakika dinleseniz, zannedersiniz ki dünyada her şeyi ilk onlar keşfetmiş. İlk onlara fısıldanmış herşey vahiy gibi! Ve bütün dünya da sanki onlardan esinleniyor. Garip bir aşırı özgüven ve deli gibi halleri var televizyonlarda. Ezberlediği replikleri anlatıyorlar ama söyledikleri hep aynı.
İyi yazaların ise çıkıp bağıra bağıra anlatmak gibi bir dertleri yok zaten yazıyorlar.
Düşününce keşke köşe yazarlığı ön sınavı gibi bir standardımız olsa!
Ne bileyim adam gibi bir basın konseyi olsa! ve belli bir entellektüel birikime ve alana göre ehliyet verse mesela? BM raporları gibi yasal bağlayıcılığı olmasa ama önemli olsa, önemsense mesela!
Ve sorulabilse; “ehliyet, ruhsat!” diye!..

3 yorum:

  1. 11 eylül saldırısı bence tam bir yalan. Amerikanın bunu kendisinin yaptığı fahrenayt 9 11 adlı belgeselinde video kayıtlarıyla kanıtlanmış ve en azından beni ikna etmiş durumda. Bu yüzden amerika önce ırakta öldürdüğü milyonlarca sivilin hesabını sonra da 11 eylül yalanının hesabını versin ...

    YanıtlaSil
  2. "Bizim bazı köşe yazarlarını..." diyerek başlayıp anlattığınız profili okuyunca erol köse canlanıverdi karşımda. Ezberlediği replikleri her gün farklı bir kanalda tekrar eden, twitter dan yazdıklarıyla bu ülkede gündemi belirlediğini zanneden daha sonra ben zaten bunu twitterdan yazmıştım edalarıyla caka satan bir garip insan... Bizim bazı köşe yazarları değil "bizim bazı ekran şaklabanları" demek daha doğru olsa gerek...

    YanıtlaSil
  3. Yazının son kısmında kullandığınıız kelime "Entellektüel" değil, "Entelektüel" olmalıdır. Tek "l" ile yazılır. TDK.

    Lütfen Türkçe ile ilgili meselelere dikkat edelim.
    Saygılar.

    YanıtlaSil