22 Eylül 2011 Perşembe

KAÇ 'ADET SALAK' ?

Henüz ilkokula gidiyordum. Birkaç sene önce rahmetli olan öğretmenim daha o günlerde tembihlemişti. “Pazardan domates almıyorsanız ya da eşya alıp-satmayacaksanız; kilo, tane ve adeti cümlelerinize maydanoz etmeyin!
İnsana dair bir şey anlatıyorsanız; bu üçünden uzak durun! Samimiyeti bıçaklamayın!” derdi.

Gelelim bunun haber versiyonlarına…

1 adet uçak …. açıklarında kayboldu veya Allah korusun ama 1 adet uçak düştü.!!
Doğrusu; 1 uçak düştü.. (çünkü insan taşıyor, duygusu var!..)
1 adet gemi….. 1 tane araç.. vs..
Yani insansız çalışması mümkün olmayanlar genelde cümle içinde nitelikleriyle ve şahsiyetleriyle yaşarlar.

Bir de insanı iplemeyen çeşitler var. Mesela; domates, patlıcan, fasulye soyu, insan olsa da- olmasa da buradalar. Dolayısıyla adet ve tanelerle hayatlarına devam edebilirler.
*
Bir çatışma, kaza v.s. olduğunda ise insan, asker, terörist, çalışan, kadın, erkek vs.. öldüğünde, yaralandığında taneyle olmaz, adetle sayılmazlar! İnsanlar!..
Zannetmeyin ki; sadece siyasiler bu tarz hataları konuşmalarına katıyor. Ekranlar, akşama kadar aynı hatayı yapan acemilerle dolu.
Bunların içinde artık komik duruma düşmekten öte geçen başka bir söylem daha var.
‘Vefat’!
Sadece İslami literatürden gelir ve terminolojiktir. Amerika’dan George ya da Almanya’dan Hans, müslüman olmamışlarsa, hayatını kaybetti ya da yaşama veda etti gibi ifadelerle anılmaları gerekir.
Yani yaşamını kaybedenler, vefat edemezler.
Bu konuda iki kitap okuma zahmetine katlanmadıkaları için- çam devirmenin artık normal karşılandığı bu günlerde- böyle çamları devirenler artık bizden değildir,
ehli değildir.
****

AHLAKSIZ “OSCAR”!!!
‘Ahlaksızlık nedir?’ diye sorulsa; kendimce bir sürü şey sıralarım. Sonra biri gelip bu- bir sürü şeyi, başka başka fikirlerle çürütebilir.
Ama ben öyle büyük bir ahlaksızlık biliyorum ki; üstüne bütün dünya toplansa- bunu çürütemez, değiştiremez! yine de en büyük ahlaksızlık olarak kalır! Hatta ahlaksızlıklar Oscar’a aday gösterilse, kategoride dünyanın en kötüsü seçilir!
Neden mi?
17 Eylül’de Adnan Menderes için yaptığım özel yayına hazırlanırken, saatler süren ses kayıtlarıyla geçen gecelerimin devamı kabusla bitti!!
Evet senelerdir Adnan Menderes hakkında bir çok şey okudum, asılmış fotoğraflarını gördüm. Böyle bir durumu hayvanlıktan beter suçladım!
Ama ben sesleri duyduğumdan beri bunların da ötesine geçtim. Zaten mahkemeye gitmeden asılacağı belli olan eski başbakana oynanan tiyatroyu dinlerken insanlığımdan utandım!
Ama asıl; Aydın Menderes’in, Taha Akyol’la beraber yazdığı kitaptaki bir açıklama beni şok etti.
Bir ülke düşünün ki; astığı başvekilin- asılan ipinin parasını ödeme emriyle ailesinden istiyor.
Ahlaksızlığın dibine vurmuş eller; “ip parası” istiyorlar.
Üstüne ödeme emri gönderip, ‘ipin parasını ödeyin’ diye emrediyorlar.
Benim için bu yüzyılın en büyük ahlaksızlığı budur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder